(Sürekli güncellenecektir)
Hazırlayan:Yücel KAYA
A
Abıla:Abla
Abıl ayı:14 Nisan-13 Mayıs arasındaki süreye verilen isim.
Aca:Acaba
Acans:Televizyon ve radyoda haberler.
Acıbuğu:Ateşten yeni inmiş, çok sıcak.
Acısu:Maden suyu
Acışmak:Canı yanmak, acımak.
Açacak:Kalemtraş.
Adam:Koca ,eş.
Afgurmak:Boş boş konuşmak,havlamak.
Aga:Büyük ağabey, kardeş.
Agacuk:Küçük çocuklara söylenen bir hitap şekli.
Ağaç çakalı:Sincap.
Ağasar:Ağasar Deresi vadisine halk arasında verilen isim.
Ağaşak(Baştaki a uzun söylenir):İp eğirirken ereceğin ucuna takılan, koni şeklinde , ağaçtan yapılan araç.
Ağ palak(Ğ söylenmeden baştaki a uzun söylenir):Akciğer.
Ağu:1-Zehir. 2-Yörede yetişen pembe çiçekli ,çalı şeklinde bitki.Orman gülü ,komar .
Aha:1-İşte burada 2-Bir insanı cimriliğini anlatırken kullanılan ve elin yumruk yapılıp karşıdakine gösterilmesiyle beraber söylenen sözcük.
Ahrayn:Tonyalılar’a yörede verilen isim.
Ahrında:Sonunda.
Akşamcak:Akşamleyin.
Akuru:Düz yol.
Alaca:Siyah beyaz renklerden oluşan.
Ala corap:Yörede yapılan çok renkli ve nakışlı çorap çeşidi.
Alamuk:Bulutların arasında güneş çıkması.
Ala pakla:Tanesi siyah beyaz olan fasulye cinsi.
Al aşağı: Horonda bir figür
Alemit:İp kelebini yumak haline getirmede kullanılan, dönebilen bir araç.
Aleni:Açıkta ,ortada yapılan iş.
Aletirik:1-Elektrik. 2-El feneri.
Alışmak:1-Tutşmak ,yanmaya başlamak. 2-Bir yer ya da olayı benimseyip kabullenmek.
Aluç dikeni:Alıç.
Amarat:Araç.
Anakenar:Yenen bir mantar çeşidi.
Analık:Üvey anne.
Anca:Şimdi.
Andır:Bir kızma sözcüğü.
Andır galsın:Olmaz olsun anlamında bir kızma sözcüğü.
Anduz: (Veratrum album):1m kadar uzayabilen , geniş yapraklı bir bitki.
Anıl cemberi(N genizden çıkar):Alına sarık şeklinde sarılan başörtüsü.
Anmak(N genizden çıkarılır):Birisini ya da bir olayı konuşmak.
Annak:Görülebilecek yer.
Annaklamak:Bakmak.
Anuk:Nane.
Apakuru:Dümdüz yol.
Ara(Ora ,ura şeklinde de söylenir):Erkekler için kullanılan bir hitap sözü.
Ar etmek:Utanmak.
Argaç:Yörede dokuma yapılırken kullanılan atkı ipi.
Argış:Yük taşırken bir seferde götürmeyip belli yerlere taşıyıp yığmak, yüküğ birkaç şeferde taşımak.
Arma:Bel ve göğse takılan fişeklik.
Arpa otu:Bir çayır otu çeşidi.
Aruk:Zayıf.
Aşana:Eski evlerde mutfak ve oturma odası olarak kullanılan bölümde tahta üstü.
Aşgar:Başında beyaz lekeler olan .
Aşlamak:1-Su katmak. 2-Aşılamak. 3-Eski çorapları örerek tamir etmek.
Atiş almıya gelmek:Bir yerde otururken acele etmek.
Atişlik:Eski evlerde ateş yakılan bölüm.
Atma cember:Başörtüsünün bütün şeklinde başa atılıp kenarlarının çene altından dolaşıp başın üst tarafında yana gelecek şekilde bağlama şekli.
Atma türkü:Bir anda, akla gelen şekilde söylenen yöresel türkü.
Attım atmak:Oyunlarda takımlar arasında oyuncu paylaşma yöntemi.
Avara:İşsiz, boş.
Avara etmek:İşini yapmasına engel olmak.
Avlanmak:Zehirlenmek.
Avuz:İnek doğurduktan sonra ilk sağılan süt ve bu sütten yapılan bir yiecek.
Ayakçağu:El ve ayak yıkamada kullanılan, ortası dar ve çukur ,kenarları geniş kap.
Ayakdaş:Birlikte yolculuk edilen kişi.
Ayakkabı:Kadın donu. Özellikle alışveriş sırasında kullanılan bir terimdir.
Ayaklanmak:Gitmeye hazırlanmak.
Ayam:Hava durumu.
Ayaklamak:Ayağıyla karıştırmak.
Ayaklanmak:Gitmeye hazırlanmak.
Ayı kulağı:Geniş yapraklı ve soğanlı bir bitki.
Ayıtlamak:Ayıklamak.
B
Baca:Eski evlerde aydınlatmak amacıyla kullanılan evin üzerindeki delik.
Baca sırığı:Eski evlerde aydınlatmada kullanılan bacaların kapaklarını açıp kapamada kullanılan uzun çubuk.
Baçca:Bahçe
Bağa:Bana
Bağlanmak:Cinsel ilişkiye girememek.
Bakagene:Bakarak.
Bakıraç:İçinde yoğurt, süt, sulu yemekler taşınan bakırdan yapılmış ,kapaklı ,tutmak için sapı olan küçük kap
Baldıran:Parçalı ve geniş yapraklı, yemeği de yapılan bir bitki.
Balkan:Sık orman.
Bardabaş:Dedikodu yaparak insanları birbirine katan kiş.
Bartin:Pis kokan 20-30 cm kadar boylanabilen bir bitki. Yaş olarak hayvanlara yedirilirse zehirler.
Basma:Birsini etki ile hasta etmek.
Basıklık:Hastalık.
Başak etmek:Fındıklar toplandıktan sonra geride kalanları toplamak.
Bat:1-Yaylalarda etrafı çevrili küçük çayırlık. 2-Ağıl.
Batlıcan:Domates.
Bayak:Biraz önce, demin.
Baytar:Veteriner.
Bazarlık:1-Pazar yari. 2-Yayla şenliği.
Behlemek:Sahiplenmek.
Bek:1-Hızlı. 2’-Sağlam,sert, katı.
Bekitmek:Hızla vurmak.
Bel bağı:Kuşağın altından görülecek şekilde bele bağlanan ,ince ,parlak renkli ,ucu püsküllü bir aksesuar.
Belleme:Tarlayı bel ile işleme.
Besmella:Belikli.
Beş daş: Beş taş oyunu.
Bezirgan aşı:Tereyağlı suyun içine mısır ekmeği doğranarak yapılan bir yemek.
Bıçkı:Testere.
Bıldır:Geçen yıl.
Bıyıl:Bu yıl.
Bızıklamak(Cıdıklamak da denir):Aniden koşmaya başlamak.
Bibi:Hala.
Bile:Beraber, birlikte
Bileki:İçinde mısır ekmeği pişirilen taş kap.
Birelik:Yayla evlerinde yatmak için kullanılan bölüm.
Bişi:1-Yufka. 2-Yufkanın saçta pişirildikten sonra yağlı ve şekerli suyla ıslatılmasıyla yapılan bir hamur işi.
Bişi makarnası:Yufka sac üzerinde yarı pişirildikten sonra ince kesilerek yapılan bir makarna çeşidi.
Bitike:Küçük, az.
Biyan:Bu taraf.
Biyanki:Bu taraftaki.
Boğuşmak(Söylenirken ğ ve u söylenmez,o uzun söylenir):Uğraşmak,çalışmak.
Boran:Rüzgar, şimşek ve gök gürültüsü ile ortaya çıkan yağışlı hava olayı.
Bostan:Salatalık, hıyar.
Boz:Köknar
Böcük:Böcek.
Bökelemek:Ayakta durmak.
Bucaklık:Evin mutfak kısmı.
Burmalı:Kol böreği.
Bulaşık:İnsanları birbirine takan ,aralarını bozan kişi.
Buymak: Çok üşümek.
Bürük:Bir sarmaşık çeşidi, yabani kahkaha çiçeği.
Büşürmek:Pişirmek.
Büzük:Küfrederken kullanılan kadın cinsel organı anlamında bir kelime.
.C
Cablama:İnce uzun tahta.
Caht etmek:Azmetmek.
Cahra:Kendir iplerinden dokuma yapılırken kullanılan tezgahın parçalarından birisi.
Camadan:Sırt çantası.
Cam ışığı:Gaz lambası.
Canavar:Kurt anlamında kullanılır.
Canına getsin:Birisine su veya yemek verilmesi durumunda ölülerin ruhuna faydalı olması düşüncesi ile yapılan bir dua.
Caydak:Sade.
Caymak:Vazgeçmek.
Cazu:Cadı.
Celep:1-Satılmak için toplanan hayvan. 2-Bu işle uğraşan kişi.
Cember:Baş örtüsü.
Cenik:Deniz kenarı.
Cereme:Paha, eder.
Ceyran:Elektrik.
Cıdık:Kuş tuzağı.
Cıdık atmak:Gezmek.
Cığmak(I uzun söylenir):Kedi vb. hayvanların tırnağı.
Cığmaklamak(I uzun söylenir):Tırnağıyla çizmek.
Cıngan:Çingene
Cıpsu:Yağmurda iyice ıslanmış.
Cırıtla:Mayalı ve sulu hamurdan yağda kızartılarak hazırlanan bir hamur işi çeşidi.
Cıvata:Vida
Cicik:Meme
Cinek:İnce çayır otu.
Coharlamak:Yayladan geldikten sonra yaş fındık vb. meyveleri yiyerek zehirlenmek.
Comaat:1-Topluluk. 2-Bir sorunu halletmek için toplanmış insan grubu.
Coşkun:Eğlenmeyi, oynmayı seven kişi.
Cöğüz(Ö uzun söylenir):Ceviz
Cumbuşlu:Eğlenceli, komik.
Cücük:Civciv.
Ç
Çadar:Kurutulmak için asılmış mısır koçanı.
Çağarmak:Çağırmak, davet etmek.
Çağman(Ğ söylenmeden a uzun olarak söylenir):Yaprakları çınara benzeyen , kalın gövdeli bir ağaç cinsi.
Çakıldak: Çiçekleri henüz dökülmüş, daha büyümemiş kiraz, erik gibi meyveler.
Çalı çilek:Dallarından süpürge olarak da yararlanılan, siyah küçük meyveleri yenen, birkaç metre boylanan bir çalı bitkisi.
Çalpara:Geniş ve yayvan tencere.
Çangal:Ot yığmak için kullanılan dallı ağaç .
Çapan:Kuşağın kenarlarına dikilen bir dokuma çeşidi.
Çapula:Ayakkabı.
Çaput:Eski bez parçası.
Çapmak:Uğraşmak ,çalışmak.
Çapula:Ayakkabı.
Çatal böceği:Özellikle fındıklarda bulunan ince ve uzun ,çok bacaklı bir böcek.
Çayan:Yengeç ,istakoz türü su böcekleri.
Çaynık:Çaydanlık, demlik.
Çebiç:Bir yaşında keçi yavrusu.
Çekme:Kızı zorla, isteği olmadan kaçırmak.
Çekmen:Yağmurda ıslanmamak için sırta alınan ve kıldan dokunarak yapılan giysi.
Çelik:1-Çelik çomak oyunu. 2-Sığırların bağlanması sırasında urgana takılan küçük odun parçası.
Çenti:sırt çantası.
Çentik: Yöresel olarak dokunp yapılan çanta.
Çığrmak:Yüksek sesle bağırıp ağlamak.
Çıngıl:1-Küçük ve seyrek taneli üzüm vb. meyve salkımı. 2-Gelinlere takılan gümüş takı. 3-Ağaç çekmeye yarayan demir çivi.
Çıpara:Bir tür eğrelti otu.
Çıpır:Çok renkli.
Çırakman:Gaz lambasının takıldığı bir eşya.
Çıtaklik(İ uzun söylenir):Sulak yerlerde yetişen,ince iğne uçlu, yaprakları hasır örmede kullanılan bir bitki.
Çıtıl:İnce dallar çok fazla olan ağaç ya da ağaççık.
Çıtıruk:Küçük yapraklı ,çatlak kabuklu bir ağaç çeşidi.
Çıtlak:Kor halindeki küçük ateş parçası.
Çiften:Pembe çiçekli, sonbaharda açan bir çiğdem çeşidi.
Çillenmek:Patates ya da çeşitli tohumların çimlenmesi.
Çimmek:Yıkanmak, banyo yapmak.
Çise:İnce yağmur.
Çit:1-Mısır tanelerini koçandan ayırmak için kullanılan ,ince çubuklardan örülerek yapılan bir araç. 2-Tohumun üzerini örtmek için kullanılan ince çubuktan yapılan bir araç.
Çitlik:Kaburga.
Çivi:Mısırı dış kabuğundan ayırmada kullanılan ucu sivri odun parçası.
Çivit:Çekirdek.
Çoban çileği:Ahududu
Çoğrumak:Sakinleşmek.
Çokmak:Bir araya toplanarak beklemek.
Çokluk:1-Kalabalık. 2- Kadırga şenliği sırasında obalardan gelen gruplar.
Çorlanmak:1-Bir yerin yaşayan kimse kalmayıp harabe haline gelmesi. 2-Kızınca yat aşağı anlamında kullanılan bir sözcük.
Çort: Dikenli çalılık.
Çöğür:Mısır sapı.
Çömen:Kurutulmak için yığılmış mısır sapı.
Çöpür:Keçi kılı.
Çörek:Sulu ve mayalı hamurdan yapılarak sacda bir hamur işi çeşidi.
Çörelemek:Oyalanmak.
Çöğür(Ö uzun söylenir):Toprakta kalmış mısır sapı.
Çömen:Yığın yağılmış mısır sapı.
Çöşke:Göbekli, şişman kişi.
Çöten:İçine mısır konulan ince çubuk veya tahtadan yapılan ambar.
Çötüre:Büyük ve geniş sepet.
Çul:1-Genellikle kıldan yapılan dokuma. 2-Yöresel olarak battaniye ve örtü olarak kullanılan bir dokuma çeşidi. 3-Mısır koçanlarında sarı tanelerin arasında olan siyah renkli taneler.
Çürük ayı:Orak ayı, 14 temmuz 13 ağustos arası.
D
Dağan:İpten dokumalar yapılan yer tazgahında iplerin gergin durmasını sağlayan üç tane dalın uçlarının bağlanmasıyla yapılan
araç
Dalak:Bal peteği.
Dalamak:Kedi köpek gibi hayvanların ısırması.
Dalaşmak:Kedi, köpek gibi hayvanların birbiriyle kavga etmesi.
Dalevera:Hile, kurnazlık.
Dallamak:Hırsızlık etmek.
Dalmak:Bir kıza isteği dokunmak, sarılmak.
Damar otu:Kan kesen otu da denen yayvan, 10 15 cm kadar büyüyebilen bir bitki.
Dana:1 yaşına kadar olan sığır yavrusu.
Dana boğan(Dana gıran da denir):Çöpleme . Dalları eskiden hasta olan buzağıların bğazlarında delik açmak için kullanılırmış.
Darı:Mısır
Daraklik(İ uzatılarak söylenir):Uzun ve beyaz gövdeli, yaprakları tırtıllı bir ağaç türü, Akçaağaç.
Dasdar:Yere serilen veya örtü olarak kullanılan bir dokuma çeşidi.
Davun:1-Dert , hastalık. 2-İnsanları öldürdüğüne inanılan efsanevi yaratık.
Dayımu(U uzun söylenir):Dayı oğlu.
Daylak:Uzun ve ince.
Debertmek:Kurcalamak.
Değezdürmek:Dokundurmak.
Dehlemek:At eşek gibi hayvanları yürütme sözü.
Dekmük:Tekme.
Demir:Tarla belleme aracı ,bel.
Demlik:Çaydanlık.
Dekmük:Tekme.
Delümsek:Tam deli olmayan, saf kişi.
Depinmek:Kurulanmak.
Depüngü:Tekme.
Deze(İlk e uzun söylenir):Teyze
Dezemu(İlk e ve u uzun söylenir):Teyze oğlu.
Dıman:1-Duman. 2-Sis.
Dırmaç:Yük taşımak amacıyla kullanılan bir dokuma çeşidi.
Dışarılık:Büyü ve cinler etkisiyle olduğuna inanılan olay.
Dışlık:Boş vakit , zaman.
Dibek:Buğday döğmeye yarayan içi oyuk taş.
Dibelü:Olağan, normal.
Diken orağı:Ağzı uzun , diken ve çalı kesmede kullanılan bir orak çeşidi.”Kelenti” de denir.
Dik horan:Bir horon çeşidi.
Dillü:Çok konuşan.
Dinelmek(N harfi genizden çıkarılarak söylenir):Ayakta durmak.
Dirlik:Varlık.
Dirlikli:Varlıklı, düzenli, cömert.
Ditmek:Küçük parçalar koparmak.
Divildemek:Hareket etmek.
Divrek:Hareketli ,dinç.
Dizlik:Kadınların giydiği şalvar ,”Don” da denir.
Dizme:Evin içindeki tahta duvar.
Dizmek:Sıralamak.
Doğan:1-Yırtıcı bir kuş. 2- Tarla bellemede kullanılan bellerin tutmaya yarayan baş kısmı.
Dokuz depe:Aslan pençesi
Dombalis (Dokuz taş da denir): Farklı büyüklükte dokuz taşın üst üste konmasıyla oynanan bir oyun.İki grup halinde oynanır. Bir grup taşları bekler diğer grup elemanları sıra ile bezden sarılarak yapılmış yumruk büyüklüğünde bir topu atarak taşları devirmeye çalışır. Yığından taş yıkmayı başardıkları zaman kaçarlar. Bekçi olan grubun elemanları topu aralarında birbirlerine atarak kaçanları vurmaya çalışırlar.Vurulan kişi oyundan çıkar. Kaçan grup elamanlarının hepsi vurulmadan taşları tekrar yığmayı başarırlarsa çul yapmış sayılırlar ve oyun yeniden başlar. Eğer bütün elemanlar vurulursa vurulan grup taşların başına geçer, diğer grup top atarak taşları yımakaya çalışır.
Domuz ağaşağı:( Cylamen)Yumrulu. Alaclaı yapraklı, pembe çiçeli bir bitki.Siklamen.
Donanma:Silah atarak ilerleyen grup.
Donatmak:Giydirip kuşatmak, süslemek.
Doran:Mısırın tepesindeki çiçekler.
Doran atmak:Mısırın tepesinden çiçek açması.
Doruk:Ladin
Dönderme:Tavanın kapağından yararlanarak altı üstü çevrilerek yapıla bir kızartma çeşidi.
Döşek:Yatak.
Döşemelik:Kadınların alışveriş sırasında gecelik kumaş anlamında kullandıkları sözcük.
Dulda:Yağmur almayan saçak altı gibi yer.
Dutacak:Sıcak tencereleri tutmaya yarayan bez parçası.
Dutalık:Ara sıra vuran hastalık. Sara.
Duman:Sis.
Düdek:Haşlanmış kuru fasulye.
E
Ebe:Babaanne ,büyükanne.
Ebe köme:Ebegümeci
Ebem elması:Alıç.
Ecinnü:Cin.
Eğ:Bıçak, orak gibi araçları bilemeye yarayan araç.
Ehil:İşten anlar.
Ehnez:Zayıf.
Ehya:Gübre.
Ekmek makarnası:Bayat ekmeğin üzerine yağlı ve şekerli su dökülerek hazırlana bir yemek.
Ekseri:Daha çok.
Eletmek:Götürmek,iletmek.
Elik keçisi:Karaca.
Eliğin körü:Kızınca söylenen bir söz.
Elliği geçmek:Korkmak.
Ellik:Eldiven.
Eli tırnağına vurmak:Çok üşümek.
El uzunluğu:Hırsızlık.
Elmek:Tek el ile tutacak kadar.
Em:İlaç
Eme:Ama.
Emek etmek:Çalışmak, uğraşmak.
Emice:Amca.
Emicemu(Sondaki u uzun söylenir):Amca oğlu.
En(N genizden çıkarılır):Geniş ve derin hendek.
Eniş:İniş, bayır aşağı.
Enişte:Damat
Enük:Kedi, köpek türü hayvan yavrusu.
Erecek(Bazen ilk e uzun söylenir):İp eğirmeye yarayan bir ucu ince ve sivri, bir ucu da kalın ve sivri araç.
Erenperen:Darmadağınık.
Erinmek:Üşenmek.
Esah:Doğru, gerçek.
Eserük:
Eserüklük:
Esi(E uzun söylenir):Ucu yanan ya da közlü odun parçası.
Eşgere:Açıktan ,insanları gözü önünde yapılan iş.
Eşşek:1-Eşek .2-Odun kesmede kullanılan, çapraz çakılmış odunlardan yapılmış araç.
Eşşek dikeni:Deve dikeni
Eşşek paklası:Bakla
Eşün(E uzun söylenir):Sac üzerindeki yufka, ekmek vb, çevirmek için kullanılan ucu geniş ve ince , demir ya da ağaçtan yapılan araç.
Evedi:Acele.
Evelik(İ uzn söylenir):Geniş yapraklı, küçük salkım şeklinde çiçekli bir bitki.
Evetlemek:Acele etmek.
Evliya:Evliya mezarının bulunduğuna inanılan ve kutsal görülen ağaç veya tepe.
Evmek:Acele etmek.
Evselemek:Parmakların arasından elemek.
Evza:Kibrit.
Ezerte:Yemeği de yapılan geni yapraklı ,kokulu bir bitki.
F
Felenk:Kaldıraç
Ferik:Bir yaşında tavuk.
Fıdık atmak:Parmaklarını şıklatmak.
Fıraklu:1-Çubuktan örülmüş çit.2-Uzun çubuk.
Fırıldak:Ağaçtan yapılmış, ezmek ve karıştırmak için kullanılan bir araç.
Fırma:Hurma
Fırma fıkıç:Çok kalabalık ve sıkışık.
Fışırtmak:Fırlatıp atmak.
Fide:Fidan
Fidil:Sebze fidanı
Fistan:Kadın elbisesi.
Fol etmek:Fasulye vb. sebze ve tahılları kabuklarında ayırmak.
Folluk:1-Tavukların yumurtladıkları yer. 2-Tavukların görmesi için bırakılan yumurta.
Foltak:Geniş, bol.
Foruz:Horoz.
Fösük:Gevşek örülmüş örgü.
Fuğala:Mısır koçanından ayıklandıktan sonra geride kalan yaprakları.Talaş da denir.
G
Gabahat:Gaz çıkarmak.
Gabut:Ceket, mont.
Gahırlanmak:Üzülmek.
Gahramak:Söz ve davarnışla birisini üzmek.
Galandar:14 ocak 13 şubat arasındaki ay.
Galdirik(İkinci i uzun söylenir):Saplarından yemek ve turşu yapılan geniş yapraklı bir ot çeşidi.
Galuk:Evde kalmış, evlenmemiş.
Gancık:Dişi köpek , kedi gibi hayvanlar.
Ganrmak:Eğerek çevirmek.
Gan kesen otu: İnce ve uzun yapraklı, bir sap ucunda top şeklinde çiçeği olan 10-15 cm kadar boylanabilen bir bitki. Yapraklı ağızda çiğnendikten sonra kanayan yaranın üzerine konursa kanamayı durdurur.
Ganlu:Kan davası olan.
Gantar böceği:Siyah renkli iri, boynuzları olan bir böcek.
Gap:1-Kap.2-Tabak ,çanak vb mutfak eşyası.3-Bulaşık
Gara ağaç:Kara ağaç.
Gara atiş:Evlerde ateş yanan kısımda yanan ateş.
Gara batlıcan:Patlıcan
Garağu:1-Dalları çekmeye yarayan eğri uçlu çubuk. 2-Dırmaçların ortasına takılan, u şeklinde eğilmiş dal.
Gara gavuk:Sarı çiçekleri olan bir 40-50 cm. kadar uzayabilen bir ot çeşidi.
Gara tavuk: Siyah renkli 15-20 cm uzunluğunda bir kuş.
Gardaşlık:1-Sağdıç 2-ok yakın arkadaş.
Gardaş payı:Eşit pay.
Garigen(İ uzun söylenir):gürgen ağacına verilen isim.
Garmaklamak:Avuçlamak, avucuyla tutmak.
Gartubu:Patates.
Gasuk:Kasılmış.
Gatık:Ayran.
Gatır nalı:Yuvarlak yapraklı, bir sap ucunda top şeklinde çiçekleri olan ve 10-15 cm kadar uzayabilen bir bitki.
Gaş:Hendek, uçurum.
Gatık:Ayran.
Gavara:Gaz çıkarmak.
Gavi:Sağlam, dayanıklı.
Gavsuk:Fındığın dış kabuğu.
Gavur papağı:Zehirli bir mantar çeşidi.
Gaybana:İşe yaramaz, hayırsız.
Gayda:Ezgi, türkü.
Gaypmak:Sıçramak.
Gayda:Ezgi.
Gayış:Kemer.
Gaynata:Kayınpeder.
Gazel:Yere dökülmüş ağaç yaprakları.
Gebiç:Değirmencinin öğüttüğü undan aldığı pay.
Gebiçci:Değirmenci.
Geçek:Bahçe kapısı.
Gelder:İneklere yal vermede kullanılan kap.
Gelin barmağı:Salkım şeklinde pembe çiçekli bir bitki.
Gene:Yine
Geniş(N genizden çıkarılır):1-Geniş. 2-Umursamaz , kendini sıkmaz kişi.
Geven:Yayvan ve top top büyüyen bir çeşit diken.
Geveze keleği:Özellikle tekelere takılan büyük tenekeden yapılmış çan.
Gevrek gevrek gonuşmak:Neşeli neşeli konuşmak.
Gı(I uzun söylenir):Bayanlara hitap şekli.
Gıcışmak:Kaşınmak.
Gıci:bayanlar arasında kullanılan bir hitap şekli.
Gıcirik(İkinci i uzun söylenir):Gıcırdayarak ses çıkaran.
Gıdık:Küçük sepet.
Gıldır gıbıç:İşe yaramaz
Gır:Gri.
Gıran:Tepelerdeki düzlük alan.
Gırarmak:Kırarmak ,beyazlamak.
Gırık:Düşkün, hatırını sayan ,çok seven.
Gırklık:Koyun kırkma makası.
Gırmalı:eteklerinde sık kıvrımlar bulunan yöresel kadın elbisesi.
Gırpmak:Kırpmak , kesmek.
Gırtıl:Yaylalarda obanın topraklarında bulunduğu yerin ahalisine verilen para.
Gıvrak:Hareketli.
Gıvratmak:Döndürmek, bükmek.
Gıyı gazması:Dar ve uzun ağızlı , sert zeminleri eşmekte kullanılan kazma çeşidi.
Gızıl ot:Bir tür eğrelti otu. Güllük de denir.
Gihlemek:Sığırı gelmesi için çağırmak.
Girebi:Ucu kıvrık küçük balta.
Gocagarı ayı:Yerel takvim.
Gocaman:İhtiyar adam.
Godismana:Evde yemek işleri ile uğraşan kimse.
Gonuşık:Söz.
Godalak:Testis.
Gofnak(Gohnak da denir):Hoppa.
Goğus:Tam dolu olmayan.Kabın tam dolu olmadığını, üzerinde biraz boşlu olduğunu anlatır.
Golçak:Ses çıkarmak için ağaç kabuğundan yapılan bir tür kırbaç.
Gollamak:Göz kulak olmak.
Gongirik(İkinci i uzun söylenir):Beşikler takılan bir tür zil.
Gopagene:Koşarak.
Gopça:Düğme.
Gopmak:1-Koşmak. 2-Kopmak.
Gor:At ve katırlara takılan bir tür zil.
Goşama:Avuç
Goşamalamak:Avuçlamak.
Goşmak:1-Ateşe odun atmak. 2-Birsinin yanına bırakmak,birisiyle bir yere yollamak.
Got:Mısr ,buğday , fındık gibi şeyler için kullanılan tahtadan yapılan ölçü kabı.
Govalak:Baykuş.
Govaldama:Çorapsız giylen aykkabı.
Govan:Arı.
Govank:Saçta oluşan kepek.
Goy vermek:Serbest bırakmak.
Gozak:Henüz olgunlaşmamış meyve.
Gögüce:Boğmaca hastalığı.
Göğ:1-Yeşil 2-Taze ve yeşil renkli sebzelerden yapılan yemek.
Göt:Bir yerin, bir nesnenin aşağı kısmı, alt tarafı.
Göt atmak:Kıçını sallamak.
Gövermek:Yeşilenmek.
Göynek:Atlet.
Göz:1-Görme duyu organı. 2-Suyun kaynağı.
Gözcek:Gözlük.
Guduruk:Kudurmuş.
Guguk:Guguk kuşu.
Gufa:Tahtadan su kabı.
Gufa:Tahtadan yapılmış su kabı.
Gulaç:El ucundan göğse kadar olan uzunluk ölçüsü, kulaç.
Gulaçlamak:Kulaçla ölçmek.
Gulaklu:Kenarlarında tutma yeri olan küçük tencere.
Gumanya:Kumanya, yiyecek.
Gumbul:1-Kambur. 2-Küçük çayır yığını.
Gurut:1-Yufkanın saç üzerinde kurutulmuş şekli.2-Çökeleğin küçük topaklar halinde kurutulmuş şekli.
Guş guyruk:Başörtüsünün üçgen şeklinde katlandıktan sonra arkası sarkar, kenarları alnın üst tarafına gelecek şekilde bağlandığı şekil.
Guşluk:Sabah ile öğlen arası vakit.
Guş pancarı:Yayvan şekilde yerde yetişen ve yemeği yapılan bir ot çeşidi.
Guyruklu:Özellikle ahırlarda ve tuvalet kuyularında, sidik akan yerlerde olan küçük, sülük benzeri hayvan.
Guz:Kuzeye dönük.
Gübel:Kalın sopa.
Gübür:Çöp.
Gücük:14 şubat 13 mart arasındaki ay.
Güdüne:Mısırın taneleri ayrıldıktan sonra kalan koçan kısmı.
Güney:Güneye dönük.
Gürgen:Kayın ağacı.
Güllük:Bir eğrelti otu çeşidi.İfteri, kızıl ot isimleri de verilir.
Güvenek:Isırdığı zaman çok kötü acıtan ve kanatan iri bir sinek türü.
Güz:Sonbahar.
Güzüne:Fırınlıolan. Demirden yapılmış soba.
H
Habu:Bu
Habura: Burası
Haçan:Madem
Hakırdamak:Horlamak.
Halamu(Sondaki u uzun söylenir):Hala oğlu.
Ham tevek:Çok yıllık, beyaz çiçekli, tüylü tohumları olan, gövdesi üzüm gibi ve yaprakları parçalı bir bitki.
Hamayli:Yakaya takılan üçgen şeklinde , gümüşten yapılmış muska kabı.
Hamsı:Hamsi.
Hamur gelmek:Hamurun mayalnıp kabarması.
Hark:Küçük kanal.
Hara(İlk a uzun söylenir):Nere.
Harar:Büyük sepet.
Harman etmek:1-Fındık gibi ürünleri serip kurutmak. 2-Bir yeri çiğneyerek otsuz toprak haline getirmek.
Harpıtmak:sulu bir yiyeceği ekmeksiz yemek.
Hartama:Evin üzerine örtülen dar ve ince tahta.
Has un:Buğday unu.
Haşindi:Şimdi.
Haşlak:Çok sıcak.
Haşu:O
Hatçak:Güzel.
Hav:O
Havra:Orası
Havruz:Bebeklerin tuvaletlerini yapmaları için beşiğin içine yerleştirilen kap.
Haygır:1-Aygır, erkek at. 2-Çabuk tohumlayan, beğenilmeyen pazı vb. sebzeler.
Hayf almak:Öç almak.
Haylamak:Yüksek sesle bağırmak.
Hebile:Böyle.
Hecük:Evet
Hedik:Kara batmamak için giyilen ayakkabı.
Helbet:Tabi ki, elbette.
Hele(İlk e uzun söylenir):Nasıl
Helle:Su ve mısır unundan yapılan bir yemek.
Hengem:Eğlence.
Heri:Cümlelerin baş veya sonunda kullanılan, önemsizlik belirten bir kelime.
Heş:Sığırları yürütmek için söylenen bir kelime.
Heşlemek:1-:Sığırları yürütmek .. 2-Rahat bırak, dokunma.
Hevle gene:Öyle
Hıdırellez gabağı:Hıdırellez zamanı diklen kabak.
Hırp:Kapalı, iyice yerleşmiş.
Hırsız sülük:Kabuksuz salyangoz.
Hışır:Eski, kullanılmaz durumda olan.
Hışır etmek:1-Kullanılmaz duruma getirmek. 2-Aşırı şekilde dövmek.
Hızan:Çocuk.
Hobuk etmek:Özellikle çocukları sırtına almak.
Hopur:Hırslı ve çok çalışan kişi.
Hoşguran:Yemek yapılan, tarlalarda yetişen bir bitki.
Hölümek:Islanmak.
Hurik(Sondaki i uzun söylenir):Baykuş.
Hüdüklemek:Ürkmek, korkmak.
I
Imık:Sıcak
Irak:Uzak
Irgamak:Kıpırdatmak, sarsmak.
Irgat:İş yaptırılan kişi.
Isgat:Ölünün ardından dağıtılan para.
Işıklik(Sondaki i uzun):Islık.
Işmar etmek:Gözünü kapatıp açarak işaret vermek.
Iymak:Sermek.
Iyım sıyım etmek:Serip dağıtmak.
İ
İbikli gazma:Gıyı gazmasının arka tarafında küçük , kesici bir kısım olan çeşidi. Çalışma sırasında çıkan kökler bu kısımla kesilir.
İdirah etmek:Tiksinmek.
İfak:Küçük.
İhil:İyi
İkide buyıl:Sık sık.
İkilemek:Mısırların ikinci çapası.
İlehen:Leğen
İleki gün:Önceki gün.
İlenmek:Beddua etmek.
İlistir:Süzgeç.
İnce bacak:Mısırın içinde seyreltilmesi gerekip de seyreltilmeyen ve diğerlerine göre zayıf kalan bitkiler.
İstanbul çileği:Büyük meyveli, yetiştirilen bir çilek türü.
İstanbul eriği:Armut şeklinde, iri bir erik çeşidi.
İsti:El yakacak kadar sıcak.
İşgillenmek:Şüphelenmek.
İşlik:1-Gömlek, atlet. 2-kadınların giydiği bir tür ceket.
İt:Köpek.
İt döşeği:Dağınık yatak.
İt keseri: Güz çiğdeminin ilbaharda büyüyen yapraklarına verilen isim.
J
K
Keçe:Yünün tepilmesiyle yapılan bir tür kumaş.
Keçe delen:İnce ve sürekli yağmur.
Kelek:Koyun , keçi gibi hayvanlara takılan tenekeden yapılmış çan.
Kelep:Büyük iplik çilesi.
Keler:Semender
Keme:Büyük fare , sıçan.
Kemsük:Elma , armut vb. meyveler yendikten sonra kalan kısmı.
Kencotu:Sarı renk.
Kenef:Tuvalet
Kerenti:ğaç yaprağı kesmek için kullanılan bir orak çeşidi.
Kerme:Hayvan dışkısı.
Kemrelik:Hayvan dışkısının biriktirildiği yer.
Kepelek:1-Kelebek. 2-Sığırların ciğerlerinde gelişen bir parazit nedeniyle oluşan hastalık.
Kerenti:Yaprak kesmeye yarayan orak.
Kerkmek:Belini ileri geri hareket ettirmek.
Kertmek:Ağacı baltayla yaralamak.
Kesilmek:Yorulmak.
Keşik:Nöbet, sıra.
Keşkek:Et , buğday, fasulye gibi malzemelerin ezilmesiyle yapılan bir yemek.
Keşkek olmak veya keşkeği çıkmak:Ezilmek.
Kılıç:Yer tezgahında dokuma yapılırken atkı iplerini sıkıştırmak için kullanılan bir tarafı ince diğer tarafı kalın ,ağaçtan yapılan araç
Kırkayak:1-Çok fazla sayıda bacağı olan böcek çeşidi. 2-Kurnaz kişi.
Kokulu üzüm:Siyah renkli, budanmayan, ağaçlara sarılan üzüm çeşidi.
Koyun gözü:Unutma beni çiçeği.
Körse:Bileği taşı.
Kötek:Dayak atmak için kullanılan odun.
Közmeklik:Hayvan gübresini dışarı atmak için ahırda bulunan küçük delik.
Kulak vermek:Dinlemek.
Kuşak tokası:Kuşağın ucuna takılan özel şekilde yapılan bir çift püskül.
Kuş pancarı:Yemeği yapılan bir ot türü.
Kuşak üstü bağı(Bel bağı , kılıf bağı isimleri de verilir):Peştamalın üstüne bağlanan , yer tezgahında dokunan, uçlarına püskül takılan aksesuar.
Kuzu göbek:Yenen bir mantar türü.
Kül çiçeği:Havada uçuşan kül taneleri.
Külek:Tahtadan yapılan kova.
Külür:Tanesi yenilen bezelye cinsi.
Kürt vurup cıngan oynamak:Etrafı dağıtarak ve gürültü yaparak oyun oynamak.
Kürümek:Sıyırmak, temizlemek..
Küşkül:Fırında pişmiş ya da suda haşlanmış gar gabağın çanak şeklindeki dış kabuğu.
Kütük hızarı:İki ucundan iki kişi tarafından çekilerek kullanılan bir hızar.
Kütük peteği:Kütüğün içi oyularak yapılan petek.
Kütür:Saç üstünde yapılan mısır ekmeğinin ortası.
Küy:Kavga.
Küzü:Yer tezgahında dokuma yapılırken kullanılan , iplerin belli bir sırada nakış oluşturacak şekilde bağlandığı çubuk parçası.
L
Lale:Köpeklerin boğazına takılan çivili tasma.
Lavaş:Pide.
Levlek:Yenen bir mantar çeşidi.
Lığ(I uzun söylenir):Suyun dibine çöken ince kum.
Lobut:Hantal, kaba saba.
Lös lös:Uyuşuk.
M
Mağazu(a uzun söylenir):Hayvan yiyeceği konulan samanlık.
Mahana:Bahane
Manca:Sulu yemeği.
Manus:Her tarafı beyaz koyun.
Matkap: Yere kazık çakmak için geniş ve büyük delik açmak için kullanılan 1-2 m uzunluğunda ucu sivri ve kalın demir çubuk.
Marul çiçeği:Baharda açan çuha çiçekleri.
Matırga:Taş kırmada kullanılan küçük tokmak.
Maslahat:İstek.
Mayalık:Sütünden yararlanılan sığır.
Mayasur:Basur.
Meci:İmece için gelen kişi.
Mektep:Okul.
Menük:Oval şeklili ip yumağı.
Meram:istek,amaç.
Merek:Küçük samanlık.
Merekmen:Merdiven.
Meşebe:Maşraba.
Mezere:Güzlek.
Mık:Çivi.
Mile:Misket.
Mıtız:Cimri.
Minnet:Hayalet.
Miras:Bilye oyunu.
Mudara:Sağlam olmayan, zayıf.
Mudara etmek:Yardım istemek, muhtaç olmak.
Muhanet:Korkak.
Mundar:Kendiliğinden ölmüş ve eti yenmeyen hayvan.
Murçuk:Karalahananın ilkbahardaki çiçekleri.
Mühlet:Zaman.
Mükem:Sağlam.
Müzevir:Laf taşıyan kişi.
N
Na:Al
Nafile:İşe yaramaz.
Nakıs:Eli sıkı, cimri.
Nalgun:Yol parası.
Nalit:Lanet.
Neav(E ve a beraber ve uzun söylenir):Ne var, ne oldu?
O
Oba:1-Birkaç köyün gittiği yayla. 2-Misafirlik.
Obacı:Misafir.
Oba etmek:Misafirlik etmek.
Obıya gitmek:Misafirliğe gitmek.
Oha(O uzun söylenir):sığırların durması için söylenen sözcük.
Okarı:Yukarı
Olanca:Bütünü, tamamı.
Osmak:Benzerlik kurmak.
Otçu:Özellikle Kadırga yaylası’nda yapılan şenlik.
Ot kazmak:Çapa yapmak.
Ot kazması:Tarla kazmada kullanılan kazma çeşidi.
Otluk:Çayır , mısır sapı gibi hayvan yiyeceklerinin yığın haline getirilmiş şekli.
Oyan:Öte taraf.
Ö
Öküz:Boğa.
Örege:Kendir tezgahlarında kullanılan ip sarma makarası.
Örkünmek:Taklidini yapmak.
Örme:Kazak , süveter gibi giyecekler.
Örüzger:Rüzgar.
Ötürmek:İshal olmak.
Ötürük:İshal.
P
Paçka:Kibrit kutusu paketi.
Padar:Kalın odun.
Pakla:Fasulye.
Palak:Ayı yavrusu.
Palan:Elbise, giyecek çamaşır.
Paldır:Sulak yerde yetişen geniş yapraklı bitki.
Pancar:Kara lahana.
Panti:Sığırlarının yeminin konulduğu kısım.
Pata:Kovalamaca oyunu.
Patlavuç:Beyaz çiçekli sarmaşık, bürük.
Peğ(Ğ vurgulanmadan e uzun söylenir):Kanal.
Pelit:Meşe.
Pers olmak:Yol giderek yorulmak.
Peşkir:Havlu.
Peşkü:Guzine sobası.
Pey:Etrafı taş duvarla çevrilmiş yer.
Peytambal:Sahipsiz, bakımsız.
Pıllamak:Pırlamak, uçmak
Pırtı:Gyecek.
Pillavuç:Tahtadan kapı kilidi.
Pisik:Kedi.
Pisiklik(Sondaki i uzun söylenir): İlkbaharda tüylü ve top top çiçekler açan bir söğüt cinsi.
Pisik otu:Çiçekleri beyaz renkli ve yumuşak tüylü olan bir çayır çeşidi.
Pisik s…i:At kuyruğu bitkisi.
Piştuf:Tabanca.
Poluk(O uzatılarak söylenir):Taze mısır.
Pontul:Pantolon.
Portakal rengi:Turuncu.
Potanak:Dış kabuğu ve tanesiyle beraber fındık.
Pörenk(Ö uzun söylenir , n genizden çıkarılır):Fazla yağan yağmurun araziye zarar vermesini önlemek için arazide derin ve çapraz bir hendek açılıp içi taşla doldurulduktan sonra tekrar toprakla kapatılan bir kanal çeşidi.
Pös:Kir
Pur:Yumuşak, sertlemiş topraktan oluşan bir kaya çeşidi.
Püskürüt:Bisküvi
R
Reyha:Güzel koku.
S
Sacayak:Ateşe kazan veya saç koymaya yarayan üç ayaklı araç.
Saçak:İp
Saçma:Balık ağı.
Sadır:Çiş.
Sahan:Büyük metal tabak.
Sakat:Yara.
Sakıtlak:Kan emen küçük bir böcek.
Salıgetmek:Öğretmek, tarif etmek.
Sanıra(N genizden çıkarılır):Islak
Sapa:1-Yol kenarında olmayan. 2-Gizli yer.
Sapak:Dönemeç ,viraj,yol ayrımı
Saplağu:Kepçe.
Sapmak:1-Geçerken uğramak. 2-Yolu değiştirmek.
Sarağu:Sarı çiçekli orman gülü.
Sarı:Kırmızı renk.
Saruncalı:Eşek arısı.
Say:Yumuşak, sertleşmiş topraktan oluşan bir kaya çeşidi. Purdan daha serttir.
Sayıklamak:yarı uyur yarı uyanıklık hali uyku.
Sayışmak:Oyunlarda başlamadan tekerleme söylemek.
Sekmen:Tahtadan küçük iskemle.
Selametlemek:Yolcuyu uğurlamak.
Seren:Yer tezgahında dokuma yapılırken iplerin arasını açmak için kullanılan araçlardan biri.
Sıbartlamak:El ile dalı yaprağından ayırmak.
Sıçan:Fare
Sık:Mısırlar yetişirken aralarından sökülen fazla mısırlar.
Sık almak:Mısırların arasındaki fazla bitkileri söküp çıkarmak.
Sınnak:Sığır, at gibi hayvanların tırnağı.
Siğitmek(İlk i uzatılarak söylenir):Koşmak.
Sift etmek:Yeni çıkan bir meyveyi ilk defa yemek.
Siftin:İlk önce.
Sin:Mezar.
Sinmecek(N genizden çıkarılır):Saklambaç oyunu.
Sinmek(N genizden çıkarılır):Saklanmak.
Sivri kazma:Ucu sivri, pur eşmekte kullanılan bir kazma çeşidi.
Soğulmak(O uzun söylenir):Süt veren hayvanların süt vermez olması.
Söğeltmek:Uzatmak.
Söken:Öksürük.
Söve:Kapının tutunduğu dış kenarı.
Söykenmek:Yaslanmak.
Su dökmek:Tuvalete gitmek.
Suluk:Eski evlerde yıkama işlerinin yapıldığı bölüm.
Sülük:Salyangoz.
Sütdoğan:Kırıldığı zaman beyaz renkli bir sıvı salgılanan bitki, sütleğen.
Süzme:1-Ayran ateşte ısıtıldıktan sonra torbadan süzülmüş hali.Kurutulup çökelik yapılır. 2-1. tanımdaki katı maddenin tazeyken az su ve şekerle ezilip üzerine pekmez dökülmesiyle yapılan bir tatlı.
Suluk:Evlerin yıkama işleri yapılan bölümü.
Sümbül:Zambak çiçeği.
Ş
Şal:Eskiden Şalpazarı Yöresi’nde dokunan yün kumaş ve bu kumaştan yapılan giyecekler.
Şayanı(Şaryeri de denir):Şalpazarı İlçe merkezine halk arasında söylenen söz.
Şelek:İçine fındık toplanan , ve bele takılan küçük sepet.
Şenlik etmek: Yemek pişirip sofra hazırlayarak misafir ağırlamak.
Şeytan gınası:Taşarlın üzerindeki likenlerin tükürükle ıslatılıp ele sürülmesiyle yapılan bir kına.
Şıhlık:Ödünç
Şırıldama:Parıldama.
Şinimek:Birisinin başına gelen olaya gülmek, dalga geçmek.
T
Tabla:İki başörtüsünden biri alnın üst tarafından sarılır, diğeri ise atma cember şeklinde bağlanır.Böylece sanki başta fes varmış gibi düz bir görünüm elde edilen baş bağlama şekli.
Taflan:Karayemiş.
Tam:Samanlık.
Tavlu:Şişman.
Tehlemek:Gözetlemek.
Tehne:Defne.
Tekduran yere:Sebepsiz olarak.
Tekebüzük:Takla.
Tekelcek:1-Tekerlek şeklinde, yuvarlak. 2-Patatesin yuvarlak doğranmasıyla yapılan bir yemek çeşidi.
Tekellenmek:Yuvarlanmak.
Tekir:Direkler üzerinde yapılan ambar ,serender.
Telis:Büyük çuval.
Tene(Pakla da denir):12 şer tane taşla oynanan bir oyun.Tahta üzerine çizilen bir şekil üzerinde oynanır. Oyuncular elelerindeki taşları sıra ile çizgilerin kesiştikleri köşelere koyarlar. Üç taşı aynı sıraya koyan rakibinin bir taşını alır. Taşların sırayla konulması bittikten sonra taşlar çizgi üzerinde kaydırılarak hareket ettirilir. Elinde üç taşı kalan oyuncu taşlarını atlatarak istediği gibi hareket ettirebilir. İki taşı kalan oyuncu kaybetmiş sayılır.Baştan taşlar konurken oyuncular birbirinin taşını alamazlarsa oyun berabere olur.
Bu oyun iki farklı renkte fasulye ile oynanır. Fasulyeler ortadan bölünüp oyun taşı olarak kullanılır.
Terek:Mutfak dolabı.
Terki:Atın arka kısmı.
Terki bağı:Dört iple örülen örgü.
Terkisalak:Boşvermiş , dikkatsiz.
Teseltü:Masal.
Testeç: Hamur açırken yapılan topak.
Tevek:1-Kendir liflerinden dokunan kumaş.2-Bu kumaştan yapılan iç çamaşırı. 3-Üzüm, kabak gibi bitkilerin gövdesi.
Til:Yemek seçen.
Tirmit:Yenen bir mantar türü ve mantar türlerinin genel adı.
Toklu:Koç
Tonar:Orman kesilerek açılmış alan.
Tomar:Grup ,yığın.
Top pancar:Beyaz lahana
Topuk:Yaylalarda yetişen, ince diken gibi sivri yaprakları olan bir çimen çeşidi.
Torçuk:Taranmamış saç.
Tosarmak:Küserek sratını asmak.
Tosman:Tosun, şişman.
Tömbelek:Bayram arifesi akşamı para veya bişi almak için evlere yapılan türkülü ziyaretler.
Tömelmek:Çömelmek.
Töngel:Muşmula.
Tuman:Don, şalvar.
Tüneklik:Tavuk kümesi.
Tütün:Duman.
Tütüncelik:Baca.
U
Uçkur:Pantolon, şalvar gibi giyeceklerin düşmemesi için bele bağlanan ip.
Ula:Erkekler için kullanılan bir hitap.
Urgan:hayvanları bağlamak için kullanılan ip.
Usulgene:Yavaşça.
Uşak:Çocuk.
Uyra:Rüya
Uz:İnsanlara soğuk davranan kimse.
Ü
Üddek:Ödlek, korkak.
Ürkmek:1-Hayvanın korkup paniğe kapılması. 2-Hendek parçasının aniden yerinden kopması.
Üzülmek:İpin kopması.
Üzüm ayı:14 kasım 13 aralık arasındaki ay.
Üvez(Övez de denir):İnce sinek.
V
Varagel:Yük taşımada kullanılan ilkel teleferik.
Varget:Yaylalarda sonbaharda açan beyaz renkli çiğdem.
Vara: Var ya
Vıkıylamak.Ses çıkararak gitmek.
Y
Yaba:Y şeklinde ,ot ,sap gibi maddeleri yükseğe kaldırmaya yarayan araç.
Yaban adamı:Ormanlarda yaşadığını inanılan her tarafı kılla kaplı insan.
Yabani:Kurt.
Yağlık(A uzun söylenir):Mendil.
Yal:Köpek ve sığırlar için hazırlanan sulu yiyecek.
Yalanu(N genizden çıkarılır):Alev.
Yalanuz(N genizden çıkarılır):Tek başına, yalnız.
Yalaş(Birinci a uzun söylenir):Mısır unu ,su, peynir ve tereyağından hazırlanan bir yemek.
Yalabu:Şimşek.
Yalabumak:Şimşek çakması.
Yallık:İneklere verilecek taze ot ,yaprak gibi şeyler.
Yalmaç:Yemek artığı.
Yamsuk:Eğri, yassı.
Yan horan:Bir horon çeşidi.
Yanlık:Kiler
Yar:Salya
Yavan:İneği süt vermez durumda olanlar için kullanılan bir sözcük.”Süt ,yoğurt “ gibi yiyecekler yok anlamında.
Yavan yaşuk(Yaşukdaki a uzatılır):Sütsüz, yoğurtsuz.
Yavşu:Tarlalarda yetişen, küçük yapraklı, ince dallı, toprağa halı gibi yayılan, saçak köklü bir bitki.Çorbası da yapılır.
Yayılım:Hayvanların otladığı yer, otlak.
Yayla çiçeği:Yaylalarda yetişen güzel kokulu, kurusu uzun süre dayanan sarı renkli çiçek.
Yaymak:Otlatmak.
Yazlık:Plastik kadın ayakkabısı.
Yedilik:Düğününde sonra gelinin baba evine yapılan ziyaret.
Yelek:1-Kolsuz ,elbisenin üstüne gitilen giysi. 2-Yaprak
Yenide(N genizden çıkarılır):Gelecek yıl.
Yeni yaka:Yeni ev kuran.
Yenlik(N genizden çıkarılır):Hafif.
Yer çileği:Yabani çilek.
Yerişmek:Yetişmek.
Yerük:Aş ermek.
Yeşil:Mavi renk.
Yevşen:1-Tarlalarda yetişen, küçük yapraklı, ince dallı, toprağa halı gibi yayılan, saçak köklü bir bitki.Çorbası da yapılır.
2-Çalımsı gövdeli, 50 cm kadar uzayabilen, pembe, beyaz , büyük ve buruşuk çiçekleri olan bir bitki.
Yıdin(I uzun söylenir):Pis kokulu,birkaç metre uzayabilen, parçalı yapraklı bir bitki.
Yılkı:At sürüsü.
Yol etmek:Misafiri kapıya kadar geçirerek uğurlamak.
Yonga(N genizden çıkarılır9:kesilen, yontulan odundan çıkan parçalar.
Yuka:Sığ.
Yumak:1-Yıkamak. 2-İp topağı.
Yük etmek:1-Taşınacak yük haline getirmek. 2-Bir kişiye iş yaptırıp zahmet etmek.
Yürek:Kalp.
Yüreği geçmek:Acıkmak.
Yürük:Yiğit
Yüzüne gomak:Kaçan kızla ailesinin barışması.
Z
Zabaçca:Yarın.
Zağar(A uzun öylenir):Küçük köpek.
Zahra:Öğütülmek için hazırlanan tahıl.
Zat:Hiç bir şey.
Zebil:Çok fazla ,kullnılamayacak kadar fazla.
Zeğet:Biraz sonra.
Zembil:Büyük sırt çantası.
Zılgıt:Azarlama.
Zıpçuk:İnce ağaç dallarının kabuklarından ya da içi boş ot gövdelerinden yapılan bir düdük.
Zıpka:Arkası bol, bacakları dar erkek pantolonu.
Zıva(A uzun söylenir):Görele’nin bir köyüne verilen isim olmakla beraber özellikle Görele ve Giresun tarafını belirtmek için kullanılır.
Zibil:Çöp
Zumbuk:Yumruk.